Tasavvufun Bir Din Bilimi Haline Gelmesi: Ümmi Geleneğin Dönüşme Süreci ve Nesnel Bilim Alanının Genişlemesi Sufism Becoming a Science of Religion: The Transformation Process of the Tradition of Ummism and Expansion of the Field of Objective Science Tasavvufun Bir Din Bilimi Haline Gelmesi: Ümmi Geleneğin Dönüşme Süreci ve Nesnel Bilim Alanının Genişlemesi
Abstrakti
Tasavvuf üzerindeki akademik araştırmalar son dönemlerde ciddi bir ivme kazanmış olsa bile, bu çalışmalar henüz tasavvuf hakkındaki belirsizliği gidebilecek niteliğe ermemiştir. Bunun birincil nedeni elimizde iki kaynaktan beslenen birbiriyle her zaman uyuşmayan tasavvuf telakkisinin bulunmasıdır: Birincisi Cüneyd-i Bağdâdî sonrasında gelişen Sünni tasavvuf eserlerinin temsil ettiği anlayıştır. Bu anlayışa göre tasavvuf zâhidliğin eleştirel evresinin ardından bir din bilimi haline gelerek yöntemi, konusu ve meseleleri belirgin bir ahlak ilmi olmuştur. İkinci telakki ise Müslümanların toplumsal hayatında ortaya çıkan tarikatlarda temsilen karizmatik önderler ekseninde teşekkül eden tasavvuftur. Bu meyanda kitâbî tasavvufun bile karşısında yabancı ve “nâdân” kaldığı düzeyde bir tasavvuf anlayışı, tarikatlar üzerinden İslam toplumunun farklı bölgelerinde yaşamaktadır. Bu tasavvufun kendine mahsus sorunları, kendine özgü özellikleri bulunsa bile, tasavvuf hakkında nesnel ve güvenilir yol, kitâbî tasavvuf araştırmalarında bulunabilir. Bu eserlerde tasavvuf din bilimi haline gelme sürecinde tahlil edilirken tasavvufun ortaya çıkışının ve öteki dinî tavır ve disiplinlerden ayrışmasının hakiki gerekçelerini de ortaya koyar. Tasavvufu öteki tavırlardan ayrıştıran en temel nitelik, savunduğu güçlü ve etkin Tanrı telakkisidir. Din bilimlerinin gelişmesiyle birlikte Müslüman cemaat Tanrı’nın kendisi yerine dikkatlerini şeriata ve dinî yasalara vermiş, Tanrı ile konuşmayı ya da O’na kavuşmayı öte dünyaya ertelemişti. Tasavvuf denilen şey, haddizatında Tanrı hakkındaki bu erteleyici tavra dönük tepkide kendini göstermiştir. Bu tepkinin kendini gösterdiği ilk ciddi ayrışma olan şeriat-hakikat ayrışması, ahirette buluşacağımız Tanrı ile ilişkiyi dünyaya taşımaktan ibarettir. Tanrı hakkında bu tavır, nübüvvet ve insan telakkisini de temelden değiştirmiştir. Peygamber’in sünnetinden daha çok şahsiyetine dikkat vermek, tasavvufun velayet görüşüyle irtibatlı bir konudur. Böylece üç temel kavram olmak üzere Allah, peygamberin hakikati –gerçi bu tabir yedinci asra aittir- ve insanın velayeti tasavvufun kurucu kavramları haline gelmiştir. Makale tasavvufun bu gelişim seyri hakkında bir değerlendirmeyi içerir ve günümüzde tasavvuf üzerindeki her araştırmada bu kavram üçlüsünün dikkate alınmasını önerir.
Even though academic research on Sufism has gained significant momentum in recent years, these studies have not yet reached the quality that is able to attend to the uncertainty about Sufism. The primary reason for this is we have the conception of Sufism to be found to be nurtured from two sources that don’t always align with one another: The first of these is the understanding that the Sunni Sufi works developed after al-Junayd al-Baghdadi represent. According to this understanding, the methods, topics, and issues of Sufism, by becoming a science of religion after the critical phase of renunciaton, became a distinct moral science. The second conception is the Sufism that formed around charismatic leaders who were represented in the sects that emerged in Muslims’ social lives. Among other things, an understanding of Sufism existed in various regions of Islamic society through sects at a level that remained strange and nâdân [uneducated] even in relation to the rhetorical style of Sufism. The problems peculiar to this Sufism is that, even though it has its own characteristics, objective and reliable ways about Sufism can only be found in the research on the rhetorical style of Sufism. While these works analyze Sufism in the process of becoming a science of religion, they also reveal the real reasons for the emergence of Sufism and its distinction from other religious attitudes and disciplines. The most basic feature that distinguishes Sufism from other attitudes is the conceptualization of the powerful and active God that it advocates. With the development of religious sciences, the Muslim community gave its awareness to the sharia and religious laws instead of God Himself; it delayed talking with God or converging with Him to the afterlife. What Sufism means shows itself in its response toward this attitude of procrastination about God. The sharia-truth divergence, which is the first serious dissociation where this response manifested, consists of conveying to the world the relationship with the God who we will meet in the afterlife. This attitude about God has also fundamentally changed the conceptualization of prophethood and human beings. Giving more attention to the personage of the Prophet rather than the Sunnah is a matter related to Sufism’s view of guardianship. Thus, God, the truth of the prophet (although this term belongs to the 7th century AD), and the guardianship of humans has become the founding concepts of Sufism. This article contains an assessment of this course of Sufism’s development and recommends every research on Sufism today to consider this trio of concepts.
Tasavvuf üzerindeki akademik araştırmalar son dönemlerde ciddi bir ivme kazanmış olsa bile, bu çalışmalar henüz tasavvuf hakkındaki belirsizliği gidebilecek niteliğe ermemiştir. Bunun birincil nedeni elimizde iki kaynaktan beslenen birbiriyle her zaman uyuşmayan tasavvuf telakkisinin bulunmasıdır: Birincisi Cüneyd-i Bağdâdî sonrasında gelişen Sünni tasavvuf eserlerinin temsil ettiği anlayıştır. Bu anlayışa göre tasavvuf zâhidliğin eleştirel evresinin ardından bir din bilimi haline gelerek yöntemi, konusu ve meseleleri belirgin bir ahlak ilmi olmuştur. İkinci telakki ise Müslümanların toplumsal hayatında ortaya çıkan tarikatlarda temsilen karizmatik önderler ekseninde teşekkül eden tasavvuftur. Bu meyanda kitâbî tasavvufun bile karşısında yabancı ve “nâdân” kaldığı düzeyde bir tasavvuf anlayışı, tarikatlar üzerinden İslam toplumunun farklı bölgelerinde yaşamaktadır. Bu tasavvufun kendine mahsus sorunları, kendine özgü özellikleri bulunsa bile, tasavvuf hakkında nesnel ve güvenilir yol, kitâbî tasavvuf araştırmalarında bulunabilir. Bu eserlerde tasavvuf din bilimi haline gelme sürecinde tahlil edilirken tasavvufun ortaya çıkışının ve öteki dinî tavır ve disiplinlerden ayrışmasının hakiki gerekçelerini de ortaya koyar. Tasavvufu öteki tavırlardan ayrıştıran en temel nitelik, savunduğu güçlü ve etkin Tanrı telakkisidir. Din bilimlerinin gelişmesiyle birlikte Müslüman cemaat Tanrı’nın kendisi yerine dikkatlerini şeriata ve dinî yasalara vermiş, Tanrı ile konuşmayı ya da O’na kavuşmayı öte dünyaya ertelemişti. Tasavvuf denilen şey, haddizatında Tanrı hakkındaki bu erteleyici tavra dönük tepkide kendini göstermiştir. Bu tepkinin kendini gösterdiği ilk ciddi ayrışma olan şeriat-hakikat ayrışması, ahirette buluşacağımız Tanrı ile ilişkiyi dünyaya taşımaktan ibarettir. Tanrı hakkında bu tavır, nübüvvet ve insan telakkisini de temelden değiştirmiştir. Peygamber’in sünnetinden daha çok şahsiyetine dikkat vermek, tasavvufun velayet görüşüyle irtibatlı bir konudur. Böylece üç temel kavram olmak üzere Allah, peygamberin hakikati –gerçi bu tabir yedinci asra aittir- ve insanın velayeti tasavvufun kurucu kavramları haline gelmiştir. Makale tasavvufun bu gelişim seyri hakkında bir değerlendirmeyi içerir ve günümüzde tasavvuf üzerindeki her araştırmada bu kavram üçlüsünün dikkate alınmasını önerir.
##submission.citations##
- Afîfî, E. A. (2018). et-Tasavvuf: es-Sevretu’r-rûhiyye fi’l-İslâm. Kahire: Âfâq Books.
- Başer, H. B. (2017). Şeriat ve hakikat: Tasavvufun teşekkül süreci. İstanbul: Klasik Yayınları.
- Demirli, E. (2015). Sadreddin Konevî’de bilgi ve varlık. İstanbul: Kapı Yayınları.
- Demirli, E. (2016). The Problem of periodization in the studies of sufism. Nazariyat: Journal for the history of islamic philosophy and sciences, 4(2), 1-32.
- Ebû Nu‘aym. (1974). Hilyetü’l-evliyâ ve tabakâtü’l-asfiyâ (Cilt. 1-10). Kahire: Matba‘atüs’s-Sa‘ade.
- el-Hakîm, S. (2005). Tâcü’l-ârifîn el-Cüneyd el-Bağdâdî: el-‘Amâlü’l-kâmile. Kahire: Dâru’ş-Şurûk.
- el-Hargûşî, E. S. (2006). Tehzîbü’l-esrâr. (nşr. Seyyid Muhammed Ali). Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye.
- el-Herevî, A.E. (1963). Tabakâtu’s-sûfiyye. (nşr. Abdülhay Habibi Kandehârî). Tahran: İntişârât-ı Furûği.
- el-Herevî, A.E. (1988). Kitâbu menâzili’s-sâirîn. Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye.
- Hodgson, M. G. S. (1974). The Venture of Islam (Cilt. 1-3). Chicago: The University of Chicago Press.
- el-Hücvîrî, A. O. (1980). Keşfü’l-mahcûb. (Çev. İs’âd Abdülhâdî Kandîl). Beyrut: Dâru’n-Nahdati’l-Arabiyye.
- İbnü›l-Arabî, M. (1980). Fusûsu’l-hikem. (nşr. Ebu’l-Ala Afîfî). Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-Arabiyye.
- Kâdî Abdülcebbâr. (1988). Şerhu’l-usûli’l-hamse. Kahire: y.y.
- el-Kelâbâzî, E. B. (1994). Kitâbu’t-ta‘arruf li mezhebi ehli’t-tasavvuf. (nşr. Arthur J. Arberry). Kahire: Mektebetü’l-Hancî.
- el-Kuşeyrî, A. (1971). Letâifü’l-işârât (Cilt. 1-6). (nşr. İbrahim Besyûnî). Kahire: Dâru’l-Kütübi’l-Arabî.
- el-Kuşeyrî, A. (2002). er-Risâletü’l-kuşeyriyye. (nşr. Abdülhalîm Mahmûd, Muhammed b. Şerîf). Dımaşk: Dâru’l-Ferfûr.
- Kutluer, İ. (2000). İlim. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi içinde. (Cilt. 22, ss. 109-114).
- el-Mekkî, E. T. (2001). Kûtü’l-kulûb fî mu‘âmeleti’l-mahbûb ve vasfi tarîki’l-mürîd ilâ makâmi’t-tevhîd (Cilt. 1-3). (nşr. Mahmûd İbrâhim Muhammed er-Rıdvânî). Kahire: Dâru’t-Türâs.
- el-Muhâsibî, H. (1970). er-Ri‘âye li hukûkillâh. (nşr. Abdülkâdir Ahmed Atâ). Kahire: Dâru’l-Kütübi’l-Hadîse.
- el-Muhâsibî, H. (1987). el-Mekâsib. (nşr. Abdülkâdir Ahmed Atâ). Beyrut: y.y.
- en-Neşşâr, A. S. (1968). Neş’etü’l-fikri’l-felsefî fi’l-İslâm (Cilt. 1-3). Kahire: Dâru’l-Ma‘ârif. es-Serrâc, E. N. (2016). el-Lüma‘. (nşr. Muhammed Edîb el-Câdir). Amman: Dâru’l-Feth.
- es-Sircânî, E. H. (2012). Kitâbü’l-beyâz ve’s-sevâd min hasâisi hikemi’l-‘ibâd fî na‘ti’l-mürîd ve’l-murâd. (nşr. Bilal Orfali, Nada Saab). Leiden: E.J. Brill.
- es-Sühreverdî, E. N. (1977). Kitâbu âdâbi’l-müridîn. (nşr. Menahem Milson). Jerusalem: Institute of Asian and African Studies The Hebrew University.
- es-Sülemî, E. A. (1986). Tabakâtu’s-sûfiyye. (nşr. Nureddin Şerîbe). Halep: Dâru’l-Kitâbi’n-Nefîs.
- es-Sülemî, E. A. (2015). Târîhu’s-sûfiyye. (nşr. Muhammed Edîb el-Câdir). Dımaşk: Dâru Nînevâ.
- eş-Şehristânî, E. F. (1964). el-Milel ve’n-nihâl. Kahire: y.y.
- et-Tirmizî, H. (1999). Hatmü’l-evliyâ. (nşr. Abdülvâris Muhammed Ali). Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye.
- et-Tirmizî, H. (2001). Riyâzetü’n-nefs. (nşr. Ahmed Abdurrahim es-Sâyih). Kahire: Mektebetü’s-Sekâfeti’d-Dîniyye.
- Wolfson, H. A. (1976). The Philosophy of the kalam. Massachusetts: Harvard University Press.